Vergi, devletin egemenlik gücünü kullanarak üzerinde egemenlik kurduğu insanlardan oranları ve kapsamı kanunlarca belirlenen mal, hizmet teslimlerinde doğacak şekilde kesinti yapılmasıdır: dolaylı ve dolaysız olmak üzere ikiye ayrılır. Dolaysız vergiler mükelleflerin ödeme gücünü dikkate alarak alınan vergilerdir. Adaletli bir şekilde alınan bu vergileme çeşidi, çok geliri olandan çok az geliri olandan az şeklinde özet bir tanıma sahip olabilir. KDV ve ÖTV’nin ekonomi kararları üzerinde etkilerini öğrenmek için “ÖTV ve KDV’nin Ekonomik Kararlar Üzerindeki Etkileri” içeriğini okuyabilirsiniz.
Dolaylı vergiler ise ödeme gücünü dikkate almayan, alınan mal ve hizmet bedeline iliştirilmek suretiyle tahsil edilen vergilerdir. Mükellefler vergi ödediğinin farkında olmayıp mali anestezi denen yanılsamanın çok güçlü olduğu vergileme biçimidir. Tabanı çok geniş olup ödeme gücü olup olmadığına bakılmaksızın tahsil edilen vergilerdir.
Katma Değer Vergisi
Katma Değer Vergisi (KDV), yapılmış olan hizmet ve mal teslimleri sırasında doğan, tabanı en geniş vergi olarak kabul edilen bir dolaylı vergi çeşididir. Ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler ile her türlü mal ve hizmet ithalatı KDV’nin konusunu oluşturan kalemlerdendir.
Üretim zincirinin tüm aşamalarında alınan bir vergi olan KDV, 1.1.1985 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yayılı bir harcama vergisi olan KDV %1 ve %18 oranları skalasında kanunda belirtilen mallara göre değişik oranlarda uygulama alanı bulmaktadır.
Özel Tüketim Vergisi
Özel Tüketim Vergisi (ÖTV), tıpkı Katma Değer vergisinde olduğu gibi bir harcama vergisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Kanunda belirtilen mallar üzerine devletçe halktan alınan bir vergi türüdür. Avrupa Birliği uyum yasalarınca gündeme gelen ÖTV, 2002 yılında kanunda belirtilen mallar üzerine konularak yürürlüğe girmiştir. Diğer vergilerden farklı olarak ÖTV daha spesifik mallara konularak bir regülasyon amacı gütmektedir. Daha çok bir politika aracı olarak kullanımdadır. Zararlı maddeler üzerine konulduğunda üretiminin kısılması hedeflenmiştir. Örneğin sigarada ÖTV miktarı %63 gibi bir orana tekabül etmektedir. Bu da en ucuz fiyatlı sigara markasında yaklaşık 15 lira gibi bir meblağın devlete ÖTV geliri olarak aktarıldığı anlamına geliyor. Sosyal fayda kavramına hizmet eden bu politika ile zararlı görülen malların üretiminin kısılması hedefleniyor.
ÖTV direkt olarak devlet hazinesine aktarımı yapılır ve bu gelir kaynağı ülkemizin önemli bir vergi geliri olarak karşımıza çıkıyor. Maktu olarak alınan bu vergi, hesaplanması kolay bir vergi türüdür. Devletler bu vergileme yöntemi ile gelir tahminlerini çok daha isabetli yaparak elde edeceği geliri önceden tahmin edebiliyor. Takibi kolay olup vergi kaçırma olasılığının bu vergileme türünde imkansıza yakın olması ise, vergi kapasitesine yakın bir vergi geliri elde edilmesine olanak sağlıyor. Kendine ait olan kanun ile hangi mallardan vergi alınacağı maddeler halinde belirtilmiştir. İlgili kanunun dördüncü maddesinde bu ürünler açıkça sayılmıştır. Bunlar; lüks araçlar, alkol ve tütün ürünleri, akaryakıt, lüks giyim ürünleri bu ürünlerden bazıları olarak karşımıza çıkıyor.
ÖTV ve KDV arasında Ne Gibi Farklılıklar Var?
ÖTV ve KDV arasında ne gibi farklılıklar olduğunu da kısaca bahsedelim. Birbirine çok benzeyen isme ve sisteme sahip olsalar da özünde ikisi farklı vergilendirme esaslarına göre hizmet vermektedir. ÖTV, malların ilk satış anlarında doğan bir vergi türü iken, KDV üretimin her aşamasında üzerine konularak yayılı bir vergi olma özelliğine sahiptir. Ürünün el değiştirmesi, başka bir üretime söz konusu olması, başkasına devri ya da satışı anında ortaya çıkmaktadır.
KDV aynı zamanda kanuni mükellefin nihai tüketiciye yansıtıldığı bir vergidir. Nihai kullanıcı yani tüketici yani hizmeti veya malı satan alan kişilerce ödenir. ÖTV ise çok daha sınırlı bir vergi olup tek bir aşamada ödenir. KDV çok daha fazla mala konulurken ÖTV daha az ve belirli mallarda görülür. KDV oranları ÖTV’ye göre çok daha düşüktür.