Enflasyon Nedir? Enflasyonun Toplumdaki Etkileri

Enflasyon Nedir

Enflasyon Nedir?; Enflasyon kavramı, özellikle de merkez bankacılığı anlayışı ve para politikası önerilerinde önemli bir yer arz etmektedir. Enflasyon oranının, ekonomilerin ne derece sağlıklı olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilmektedir.

Finansla ilgili Olarak Ayrıca Okuyun: “Emtia Nedir? – Ne İşe Yarar?

İnsanların yatırım, tüketim ve tasarrufa yönelik kararlarında dikkate almaya gerek duymadıkları ölçüde düşük bir enflasyon oranını ifade eden fiyat istikrarının sağlanamamasının bir ülkenin ekonomisine, siyasi ve sosyal yapısına verdiği zararın boyutları, ülkemizde de net bir şekilde görülmektedir. Bir ekonomide yüksek enflasyonun varlığı, ekonomik büyümenin önünde önemli bir engel olarak görülmektedir.

Enflasyon Nedir

Enflasyon kısaca, ekonomi içindeki malların ve hizmetlerin fiyatlarında sürekli ve genel olan artışı gözlemlenerek, bu gözlemin ekonomik bağlamda ifade edilmesidir. Günümüze baktığımızda merkez bankası, fiyatta istikrarı sağlamak için enflasyonu kontrol altında tutmaya çalışır. Enflasyon, tüketicinin yıl içinde kullanmış olduğu bütün mallarda ve hizmetlerde yaşanan ücret değişikliğidir. Bazı durumlarda ülkedeki enflasyon artsa bile mal ve hizmetlerin ücreti de düşebilir ve bunun tam tersi durum da olabilmektedir. Enflasyonu tam tanımlayabilmek için yıl içinde ürün ve hizmetlerde sürekli artışın olması gerekir. Enflasyondaki mal ve hizmetlerin artmasının yanı sıra halkın maaş ve ücreti de artmaktadır. Fakat bu artış oranı diğerlerinden daha düşük oranda olmaktadır. Bunun sonucunda ise tüketicilerin satın alma gücü azalmaktadır.

Enflasyonun dört tane nedeni vardır. Bunlardan ilki “talep enflasyonudur”. Ülkedeki ekonominin toparlanma süreciyle beraber işsizlik oranının da azaldığı durumdur. Ülkedeki iş gücünün artmasıyla beraber kişiler gelecek konusunda da daha güvenli bir bakış sergilediği için daha çok harcama yaparlar. Bu durum da taleplerin artmasına neden olur ve üretici bu talepleri karşılayamadığı zaman, yani fazla talebe dönüştüğü zaman mal ya da hizmette fiyat artışı görülür. Eğer talep daha da artarak ekonominin üretim kapasitesini aşıyorsa kaynaklar üzerinde baskı oluşturmaya başlayacak ve enflasyon da tetiklenecektir. Bu durumda da ekonomik büyüme ve enflasyon arasındaki dengeyi sağlamak zor olacaktır.

İkincisi ise “maliyet fonudur”. Petrol ve gıda gibi ürün fiyatlarındaki artış ya da doğal afetler gibi durumlarda yaşanan üretim maliyetindeki artışın sonucu olarak yaşanan toplam talebin düşerek fiyatların yükselmesi durumudur. Ayrıca devletin yaptığı birtakım düzenlemeler ve vergiler de maliyet fonuna neden olmaktadır.

Üçüncü neden “para arzıdır”. Para arzı ekonomi içinde belirli bir dönem dolaşımda olan toplam para miktarı olarak tanımlanır. Enflasyon oranı para tabanı üzerinden değerlendirildiğinde, paraya olan talep fazla ise enflasyon buna göre şekillenmektedir. Paradaki talebin artması sonucunda hem yatırım hem de tüketim harcamalarının artarak, fiyatlara da bu artışın yansımasına neden olur.

Dördüncü neden ise “enflasyon beklentileridir”. Enflasyonun oluşmasında, bu konudaki beklentilerin önemli bir rolü vardır. İleriki zamanlarda fiyatların da artacağına dair beklentiler, mal ve hizmetlerdeki fiyatların artmasına neden olur. Bunlara örnek olarak maaşlardaki zamlar, kiraların artması ve ileriye yönelik fiyat belirleme konuları söylenebilir. Bu durumun diğer bir adı ise enflasyon beklentilerinin kendisini doğrulaması olarak bilinir. İleriye yönelik beklentiler, yakın geçmişteki enflasyonlara göre belirlendiği zaman enflasyon seyri bu yolda artarak devam edecektir. Bu yüzden enflasyonla mücadele etmek için merkez bankaları beklentileri düşürmeye çalışmaktadır.

Enflasyon Nedir?
Enflasyon Nedir?

Türkiye’de Enflasyon ve Etkileri

Ülkemizde enflasyon ekonomik bir sorundur. Enflasyon oranı 1977 yılından beri artmaktadır ve 1980 yıllarında da yüzde yüzü geçmiştir. 1981 ve 1982 yılında büyük ölçüde düşüş göstermiş olsa da sonraki yıllarda artarak devam etmiştir. Finansal yönden liberalleşmenin ve sermaye hareketlerinin serbestleşmesiyle beraber ülkemizde beklenmeyen sonuçlar ortaya çıkmıştır. Bu sonuçlardan biri de ekonomik krizlerdir. Türkiye’deki enflasyonun önemli nedenleri işsizliği azaltmak, gelir dağılımının adil olması gibi nedenlerle kamu harcamalarının yapılmasıdır. Ekonomik ve toplumsal alandaki enflasyon dinamiğini, nüfusun hızlı bir şekilde artış göstermesi etkilemiştir. Kırsal alandan kentlere olan göçlerle beraber tüketim alanındaki mallara olan talebi arttırmış, yoğun göç yaşanmasıyla şehirlerde gecekondulaşmaya neden olmuştur. Bu durum sonucunda verimsiz kamu harcamaları ve tüketim alışkanlıklarının değişmesi gibi masraflar ortaya çıkmış, bu harcamalar enflasyonu beslemiştir. Hızlı nüfus artışıyla beraber kaynakların dağılımında da bozulmalar görülmüştür. Ekonomik yapı, bu yapının işleyişi ve devletin müdahale etmesi enflasyonu etkileyen yapısal faktörlerdir. Kaynakların etkili kullanılmaması, sınırlı sermaye birikimi gibi etmenler de enflasyonda önemli bir rol oynamaya devam etmektedir.

Ülkemizde maliyetlerin fazla olmasına neden olan belirli etmenler vardır. Bunlar; teknolojinin yetersizliği, üretim metotları ve organizasyondaki yetersizlikler, vasıflı işgücünün eksikliği, kalite kontrolü ve bunları iyileştirmek için yapılan çalışmaların yetersiz olması, işletme büyüklüklerinin uygun olmaması, üretimde ithal girdilere bağlı olmak, pazarlamadaki düzenlemelerin yetersiz olması şeklinde sıralanabilir. Ayrıca yüksek enflasyonun ekonomik, psikolojik ve sosyal olarak olumsuz etkileri de bulunmaktadır. Bunları açıklayacak olursak:

  • Ekonomik etkileri: Gelir dağılımını bozucu bir etki yapar ve ekonomik istikrarın kurulmasında zorluğa neden olur. Yatırımcılar böyle bir dönemde gelecekle ilgili net bir tahminde bulunamayacakları için yatırım yapmaktan kaçarlar. Üretimden ideal ekonomiye doğru geçiş hızlanacaktır. Böylece yüksek enflasyona dayanamayan şirketler iflas edecektir. Yüksek enflasyon aynı zamanda üretimle ilgili planların yapılmasını zorlaştırırken refah kayıplarına yol açacaktır. Bunun yanında gerçek gelirlerde düşüş olacak ve tüketici taleplerinin azalmasıyla beraber işsizlik başlayacaktır.
  • Sosyal etkileri: Enflasyonun yüksek olması sosyal barışı bozucu etki yaratabilmektedir. Bunun yanında kesimler içinde ve arasında gelir paylaşımı kavgasını ortaya çıkarabilmektedir. Düşük gelirli ailelerde, aile içi ilişkilerin gerginleşmesine neden olarak dayanışmaları da azaltıcı etki gösterebilir. Bunun yanında aile içi eğitim seviyesi de düşüş, işsizliğin daha da yaygınlaşması ile iş kurallarından uzaklaşma ve vergilere başkaldırı gibi etkiler gözlemlenebilir.
  • Psikolojik etkileri: Enflasyonun yüksek olması toplum içinde bozulmalara neden olacaktır. İnsanlar birbirlerine yabancılaşırken, ilişkilerdeki çatışmalarda artış görülebilir. Enflasyon sonucu toplum içi gerginlikler de gözlemlenebilir.

Enflasyonun Günlük Hayatımızdaki Kararlara ve Maliyete Yansıması

Karar alma sürecinde yüksek enflasyon sonucu hem firmaların hem de kişilerin algıladığı fiyatlar bulanıklaşmaya başlar. Çoğu tüketim malında fiyatı orantısız şekilde ve sürekli artış gösterirken ürünün ucuz mu yoksa pahalı mı olduğunu anlamak da zorlaşır. Yüksek enflasyon sonucunda karar vermek karmaşık bir hal alırken ölçme sistemlerine olan güvende de azalmalara neden olabilir ve sağlıklı karar verilemez. Bu gibi durumların yarattığı belirsizlik gelecekle ilgili kaygıları artırarak uzun vadeli kararlar almayı zorlaştıracaktır. Gelecek beş ya da on yıllık dönemin ekonomisi tahmin edilemezse uzun vadeli düşünceler ertelenir ya da eyleme geçirilmez.

Yatırım sürecinde yüksek enflasyon ve enflasyondaki belirsizlikler yatırım yapacak kişinin kendini garantiye alması ve riskleri en aza indirmesi için fazladan getiri talep etmesine neden olur. Bu durumun sonucunda gerçek faizler yükselmeye başlar. Böylece borçlanma maliyetleri artarak yatırıma engel olur. Örneğin ev alacak olan bir kişi kredi çektiğinde yüksek faizle karşılaşmış olması onu bu yatırımdan vazgeçirebilmektedir. Birey, ülkemizdeki yatırımları olumsuz etkilediği için birikimleri enflasyondan korumak adına döviz ve altın gibi alanlara yöneltmeye başlar. Günümüzde iş adamları yüksek enflasyon nedeniyle üretim yapmaktansa bina ve arsa gibi yatırımlar yaparak üretim olmadan kazanca yönelmektedirler.

  • Kredi piyasasında yüksek enflasyon gelecekle ilgili öngörüleri zorlaştırır ve tüketiciler ile üreticilerin uzun vadede kredi almasını engellemektedir. Örneğin, ülkemizde erken yaşta uzun vadeli (25-30 yıl) kredi alabilmek zor olduğu için genç yaşta ev sahibi olmak zordur.
  • İş gücü piyasasında yüksek enflasyon verimli çalışmayı engellemektedir. Ekonomik büyüme düzensiz olduğu için iş gücü talebi de düzensizleşmeye başlar. Fiyat istikrarı sağlandığında iş gücü piyasası da istikrarlı olacak ve işten çıkarmalar azalarak istihdam artacaktır.
  • Dış piyasada yüksek enflasyonun yaratmış olduğu belirsizliklerden dolayı diğer ülkelerle olan rekabet etme gücü de azalacaktır. Bu durumun başlıca sebebi ise büyümeyi sağlayacak olan doğrudan yatırımların ülkeye gelmemesidir.
  • Toplumsal alanda yüksek enflasyonun yarattığı belirsizlik yüzünden sosyal ve siyasi ilişkiler çıkarcı bir hal alabilir ve daha kısa süreli, ahlakla ilgili değerlere uygun olmayan davranışlar sergilemeye yol açabilmektedir. Enflasyon sadece kişiler arası ilişkilerde olan güveni değil iş veren ile işçi arasındaki güven ve inancın da etkilenmesine neden olacaktır. Ayrıca toplumun düşük gelirli olan kesimini fazlasıyla etkileyerek yoksullaşmayı da artıracaktır. Çünkü toplumdaki yüksek gelirli olan kişiler sadece gerçek faizlerden yararlanabilecek, sonucunda ise gelir dengesi git gide bozulacaktır.

Enflasyonun toplum üzerinde yarattığı etkiler ciddi derecelere ulaşabilmektedir. Kişi aldatılma duygusuna kapılabilir, güven duyguları zarar görebilir, gelecekle ilgili kaygılar artabilir, bireyler kendilerini toplumdan soyutlayabilir, gelir dağılımda bozulmalar yaşanarak adaletsizlik artabilir, genç kesimin gelecekle ilgili umutları tükenebilir. Unutulmaması gereken bir nokta vardır ki hepimiz bu ülkenin vatandaşıyız ve sıkıntı yaşarken, aynı derecede olmasa da hepimiz sıkıntılar yaşıyoruz. Bu dönemde toplumda yaşayan bireyler olarak aile içinde birbirimize destek olabilmeliyiz.

Gram Altın Yükseliyor Mu?

Gram Altın Nedir

Gram Altın Yükseliyor Mu?; sorusu son zamanlarda gram altında yaşanan haraketlilik nedeni ile yatırımcılar tarafından merak edilip araştırılmakta. Gelin yazımızda …

Devamını Okuyun

Beyin Göçü Alan 5 Ülke

Beyin Göçü Alan 5 Ülke; Beyin Göçü, farkı durumlardan dolayı bir insanın bulunduğu bir ülkeyi terk ederek başka bir ülkeye yerleşmesini ifade eder, son yıllarda, yüksek vasıflı işçiler daha iyi fırsatlar aramak için diğer ülkelere göç ettiğinden, birçok gelişmiş ülke bir beyin göçü ile karşı karşıyadır. Beyin göçünün diğer bir sebebi ise birikim yapmaktadır, bu nedenle “Nasıl Para Biriktirilir?” içeriği de ilgili çekebilir! İşte bu fenomenden özellikle etkilenen beş ülke:

  1. Amerika Birleşik Devletleri: 

Beyin göçü denildiğinde akıllara Amerika Birleşik Devletleri (ABD) gelir, ABD uzun zamandır dünyanın dört bir yanından vasıflı işçiler için bir hedef olmuştur. Ancak son yıllarda ABD’ye göç eden vasıflı işçi sayısı önemli ölçüde artmıştır. Bu eğilim, vasıflı işçilere yönelik artan küresel talep, ABD ekonomisinin durgunluktan kurtulmaya devam etmesi ve yeni ABD göçmenlik politikalarının uygulanması dahil olmak üzere bir dizi faktör tarafından yönlendiriliyor.

Nitelikli işçilere olan talep dünya çapında artıyor. 2013’te küresel ekonominin yaklaşık 60 milyon yeni iş yaratması bekleniyor, ancak yalnızca 40 milyon kişinin işgücüne katılması bekleniyor. Bu beceri açığı, vasıflı işçi ihtiyacının arttığı ancak arzın sınırlı olduğu gelişmiş ülkelerde özellikle akut. Amerika Birleşik Devletleri, güçlü ekonomisi ve inovasyon ve teknolojide küresel bir lider olarak itibarı nedeniyle vasıflı işçiler için en popüler destinasyonlardan biridir.

  1. Birleşik Krallık: 

Son yıllarda Birleşik Krallık, dünyanın dört bir yanından vasıflı işçiler için giderek daha çekici bir yer haline geldi.

Bunun, Birleşik Krallık’ın güçlü ekonomisi, dünya çapındaki üniversiteleri ve göçmenlere karşı sıcak tutumu dahil olmak üzere birçok nedeni var.

Birleşik Krallık aynı zamanda hareketli şehirleri, güzel kırsal alanları ve zengin kültürü ile yaşamak ve çalışmak için harika bir yerdir.

Birleşik Krallık’a taşınmayı düşünen kalifiye bir işçiyseniz, bilmeniz gereken birkaç şey var.

Birincisi, Birleşik Krallık, Oxford Üniversitesi ve Cambridge Üniversitesi gibi dünyaca ünlü bir dizi üniversiteye ev sahipliği yapmaktadır. Bu kurumlar birinci sınıf bir eğitim sunar ve aynı zamanda dünyanın dört bir yanından diğer yetenekli insanlarla tanışmak için harika bir yoldur.

İkincisi, Birleşik Krallık’ın güçlü bir ekonomisi var ve iş piyasası patlama yaşıyor. Aslında, ülke şu anda 40 yılın en düşük işsizlik oranını yaşıyor.

Bu, ister büyük bir şehirde ister daha kırsal bir bölgede iş arıyor olun, Birleşik Krallık’ta vasıflı işçiler için birçok fırsat olduğu anlamına gelir.

Üçüncüsü, Birleşik Krallık göçmenler için çok sıcak bir yer. Son yıllarda hükümet, Birleşik Krallık’ı dünyanın her yerinden vasıflı işçiler için daha da çekici bir yer haline getirmek için bir dizi değişiklik yaptı.

Örneğin hükümet, vasıflı işçilerin Birleşik Krallık’ta yaşaması ve çalışması için vize almasını kolaylaştıran bir dizi “puana dayalı” göçmenlik sistemi uygulamaya koydu.

Dördüncüsü, Birleşik Krallık inanılmaz derecede çeşitli ve çok kültürlü bir ülkedir. Canlı bir kentsel ortam ya da daha rahat bir kırsal yaşam tarzı arıyorsanız, Birleşik Krallık’ta bulabileceksiniz.

Ve son olarak, Birleşik Krallık bir aile yetiştirmek için harika bir yerdir. Ülkenin çok sayıda mükemmel okulu var ve sağlık sistemi birinci sınıf.

Birleşik Krallık’a taşınmayı düşünen kalifiye bir işçiyseniz, bunun harika bir seçim olduğuna şüphe yok. Güçlü ekonomisi, birinci sınıf üniversiteleri ve göçmenlere karşı sıcak tutumuyla Birleşik Krallık, yaşamak, çalışmak ve aile kurmak için harika bir yerdir.

Beyin Göçü
Beyin Göçü
  1. Kanada: 

Son yıllarda Kanada’ya, dünyanın dört bir yanından kalifiye işçiler için giderek daha çekici hale gelmesinin başlıca sebepleri arasında, ülkenin güçlü ekonomisi, göçmenleri kabul etme konusundaki itibarı ve yaşam kalitesi de dahil olmak üzere bir dizi faktör katkıda bulunmuştur.

Kalifiye işçiler için Kanada’nın en çekici yönlerinden biri ekonomisidir. Ülke sürekli olarak dünyanın en güçlü ekonomilerinden biri olarak gösteriliyor ve iş piyasası sağlam. Ayrıca, Kanada’nın yaşam maliyeti diğer gelişmiş ülkelere kıyasla nispeten düşüktür.

Kanada’yı vasıflı işçiler için giderek daha çekici hale getiren bir diğer faktör, göçmenleri karşılama konusundaki itibarıdır. Ülkenin uzun bir göç geçmişi vardır ve politikaları yeni gelenlerin yerleşmesini kolaylaştırmak için tasarlanmıştır. Buna ek olarak, Kanada’nın göçmenlerin ülkeye entegre olmasına yardımcı olmayı amaçlayan bir dizi programı ve girişimi vardır.

Son olarak, Kanada’nın yaşam kalitesi vasıflı işçiler için bir başka önemli nokta. Ülkenin yüksek bir yaşam standardı var ve şehirleri temiz ve güvenli. Buna ek olarak, Kanada üniversiteler, müzeler ve kültürel organizasyonlar dahil olmak üzere bir dizi birinci sınıf kuruma ev sahipliği yapmaktadır.

Tüm bu faktörler, Kanada’yı vasıflı işçiler için çekici bir destinasyon haline getirmektedir. Ülkenin güçlü ekonomisi, göçmenlere karşı misafirperver tutumu ve yüksek yaşam kalitesi, onu yaşamak ve çalışmak için yeni bir yer arayanlar için cazip bir seçenek haline getiriyor.

  1. Avustralya: 

Daha iyi bir yaşam ve daha iyi beklentiler arayan birçok vasıflı işçi Avustralya’ya göç etmeyi seçiyor. Avustralya’da daimi ikamet (PR) başvurusu süreci uzun ve karmaşık olabilir, ancak ödüller buna değer.

Kalifiye bir işçi olarak, bir PR başvurusu söz konusu olduğunda, kullanabileceğiniz birçok seçeneğiniz vardır. Doğrudan Avustralya hükümetine başvurabilir veya profesyonel bir göçmenlik acentesinin hizmetlerinden yararlanabilirsiniz.

Yeni eviniz olarak Avustralya’yı seçmenin birçok faydası vardır. Ülkenin güçlü bir ekonomisi ve istikrarlı bir siyasi sistemi var. Aynı zamanda yüksek bir yaşam standardı, iyi eğitim fırsatları ve çok kültürlü bir toplum sunar.

Kalifiye bir işçiyseniz, Avustralya’da becerilerinize yüksek talep olduğunu göreceksiniz. Ülkenin işgücündeki boşluğu doldurmaya yardımcı olacak vasıflı işçilere ihtiyacı var. Buna ek olarak, Avustralya’nın nitelikli göç programı, dünyanın her yerinden en iyi ve en parlak kişileri çekmek için tasarlanmıştır.

Avustralya’da bir Halkla İlişkiler başvurusunda bulunmanın ilk adımı, bir ilgi beyanı (EOI) sunmaktır. Bu, becerilerinizi, iş deneyiminizi ve İngilizce dil becerinizi soran kısa bir çevrimiçi formdur.

EOI’nizi gönderdikten sonra, bir başvuru havuzuna yerleştirileceksiniz. Havuzdan seçilirseniz, bir PR için başvurmaya davet edileceksiniz.

Bir PR için başvuru süreci uzun ve karmaşık olabilir. Başlamadan önce gerekli tüm belgelere sahip olduğunuzdan emin olmanız önemlidir. Ayrıca, bir beceri değerlendirmesi ve bir İngilizce dil testi de dahil olmak üzere bir dizi testi geçmeniz gerekecektir.

Başvurunuzda başarılı olursanız, size bir PR verilecektir. Bu, Avustralya’da süresiz olarak yaşamanıza ve çalışmanıza izin verecektir. Ayrıca dört yıl sonra vatandaşlık başvurusu yapma hakkınız da olacaktır.

Avustralya yaşamak ve çalışmak için harika bir yerdir. Kalifiye bir işçiyseniz, bir Halkla İlişkiler için başvurmayı düşünmelisiniz. Süreç uzun ve karmaşık olabilir, ancak ödüller buna değer.

  1. Yeni Zelanda:

Dünya ekonomisi değişmeye ve gelişmeye devam ederken, o ekonomiyi oluşturan ülkeler de değişiyor. Sürekli ortaya çıkan yeni fırsatlar ve zorluklarla birlikte, vasıflı işçilerin kök salacak bir yer olarak Yeni Zelanda gibi ülkelere giderek daha fazla bakmaları şaşırtıcı değil.

Yeni Zelanda’nın vasıflı işçiler için çekici bir seçenek olmasının birçok nedeni var. Yeni başlayanlar için, ülke güçlü bir ekonomiye ve iyi gelişmiş bir altyapıya sahiptir. Ek olarak, Yeni Zelanda, kariyerlerini sağlıklı bir kişisel yaşamla dengelemek isteyen işçiler için önemli bir çekicilik olan yüksek yaşam kalitesiyle bilinir.

Elbette hiçbir ülke mükemmel değildir ve Yeni Zelanda’da yaşamanın ve çalışmanın getirdiği bazı zorluklar vardır. Ancak, daha iyi bir yaşam kurma fırsatı arayan vasıflı işçiler için Yeni Zelanda kesinlikle dikkate değer.